Bir
Astronom, Matematikçi ve Fizikçi olan Galileo Galilei, evrenin “matematik
dilinde” yazılmış olduğunu söylemiştir, öyle ki yaratılışın gizemi, sayılar ve
denklemler sayesinde açığa çıkabilir. Mistikler bazı sayılara bilimsel
açıklamalardan daha öte anlamlar yüklemişlerdir, aydınlanmayı ya da öz doğamızı ifade eden
şifreler gibi. Yogiler için bu şifre 108’dir.
Yogada
108 rakamı spiritüel tamamlanmayı simgeler. Mala’lar 108 boncuktan oluşur,
pranayama sıklıkla 108’li döngüler halinde uygulanır, güneşe selamlar 12 pozun
9 turda uygulanmasıyla tamamlanır ki bu da toplamda 108’i bulur. Kadim yogiler,
bu kutsal sayı bağlamında ilahi söyleyerek, nefes çalışması ya da asana yaparak
kendimizi yaratılışın ritmiyle hizalayacağımıza inanıyorlardı. Ki bu şekilde
reenkarnasyon döngümüz tamamlanarak nihai sona ulaşılacaktı.
İnsan
biçimimizde derinleştikçe, her seferinde tekrar tekrar 108 rakamını bulmaya
devam ediyoruz. Açıkçası, kadim yogilerin 108 rakamına nasıl ulaştıklarını tam
olarak bilemiyoruz ancak görünen o ki bu sayı bizim kozmik düzendeki yerimizle
bağlantı kurmamızı sağlıyor. Dünya ile güneş arasındaki mesafe, güneşin çapının
108 katıdır. Kadim atalarımızın bunu bilmeleri mümkün müydü? Kadim Vedik
metinlerin düzenlenmesiyle aynı zamanlarda, çok uzaklarda Stonehenge Sarsen
Dairesi inşa edilmişti, çapı 108 ft’dir.Belize’de, Maya’.lar döneminde inşa
edilen Lamanai Tapınağı 108 ft uzunluğundadır, aynen Guatemala’daki Tikal tapınağı gibi. Arkeolojistler,
Meksika’daki Kukulkan Tapınağı içerisinde 108 ft genişliğinde ikinci bir
piramit daha olduğuna inanıyorlar. Tüm bu tapınaklar, ibadet amacıyla ve büyük
liderler öldükten sonra ruhlarını barındırmak için yapılmıştı. Belki de bu
sayıyı, insanların sadece yaşam kaynağı olan güneşle değil de, Yaratıcı ile de
bağ kurmaları için kullanılmıştı.
Yogada
şunu sıklıkla anımsarız; “Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki
gibidir.” İnsan formumuzda derinleştikçe 108 sayısını her seferinde tekrar
tekrar bulmaya devam ediyoruz demiştik. Gezegenimizi simgeleyen bir dairenin
içine, insanoğlunu simgeleyen beş köşeli bir yıldız çizdiğimizde, ölçülen her
açıda karşımıza 108 derecesi çıkar. İnsanoğlunun mikrokozmozunda, 108 tane
enerji hattı ya da nadi olduğunu söylenir ki bunlar kalp çakrasını oluşturmak
için bir araya gelirler. Bedende 108 marma noktası bulunur, bunlar insan
bedeninin kutsal bölümleridir. İnsan bedenindeki iç organların yüksek ateşten
iflas etmeden dayanabileceği iç ısı 108 F°’dır.
Görünen
o ki, Aum mantrası gibi 108 sayısının da bizi bütüne bağlayan bir niteliği var.
Astrolojide de 108 sıklıkla karşımıza çıkar. Örneğin denir ki Dünya 20x108
=2160 yıllık bir astrolojik döngüye sahiptir. Vedik astrolojide 4 elemente ya
da 4 yöne dağılmış 27 ay evi vardır ki 27x4=108 eder.
Geleneksek
yogik metinlerin ötesindeki spiritüel öğretilerde geçen kurtuluş arayışımızda
108 rakamı karşımıza çıkar.Hint tanrıların 108 ismi vardır ve Hindistan’da 108
kutsal site bulunduğu söylenir. Janizm’de 108 erdem olduğuna inanılır. Çin’de
Tai Chi’nin bazı formlarında 108 hareket vardır. Tibet Budizmi’nde 108 yanılgı
vardır. Çoğu Budist tapınağında aydınlanmayı simgeleyen 108 basamak bulunur.
Japonya’da Zen Budist tapınaklarında, yıl sonunda 108 kere çalınan çan, bir
döngünün kapanışını simgeler; bir insanın nirvanaya ulaşma yolunda aşması
gereken 108 dünyevi günahı anımsatır.
İster
güneşe selamlarda bir rehber olsun, ister İlaha seslenirken bir çetele, ister
bir tapınağa ulaşmak için çıkılan basamak sayısı ya da cennete açılan yapıların
ölçümü olsun, evrenin mucizeleri ve bağlantılarına hizmet ediyor 108.
108
sayısının derin anlamına bir gün vakıf olabilecek miyiz? Yunan matematikçi
Arşimed’in bir sözü bize bu konuda bir ipucu veriyor; “Matematik sırlarını
ancak onu saf aşk ile yaklaşanlara açacaktır.”
–
Çeviren: Aslı İba Duran