SWAMİ JNANESHVARA’DAN NOTLAR;
Abhyasa
(pratik) ve vairagya (bağlanmama) tüm yoga sisteminin en özündeki iki prensiptir.
Abhyasa – pratik
Abhyasa
kalıcı bir huzur hali oluşturma ve geliştirmede çabasız tutum geliştirmektir.
Bu halin herhangi bir kesintiye uğramadan uzun süre devam etmesi gerekir.
Pratikte derinleşme bu şekilde, kendi varlığının özünü direkt deneyimlemek
suretiyle gerçeklelşir.
Vairagya- Bağlanmama
Bağlanmamak
ancak gerçek Ben’i bulutla örten bağımlılıkların, korkuların, hoşnutsuzlukların
ve yanlış kimliklerin bırakılmasıyla gerçekleşir.
İkisi
birlikte çalışırlar. Pratik sana doğru yolu gösterirken, bağlanmama da bu içsel
yolculukta karşına çıkabilecek acıların ve zevklerin seni yolundan caydırmasına
izin vermez.
Diğer
tüm yoga uygulamaları bu iki prensip üzerine dayanır. Bu birbirine eş
uygulamalar sayesinde ancak aklın tüm seviyeleri üzerinde hakimiyet kurulabilir
ve gerçek Ben deneyimlenebilir.
Kişinin
yaşamında bireysel hareketlerinde, konuşmalarında ve düşüncelerinde
seçebileceği iki farklı yol vardır. Biri gerçeklik ve doğruluk üzerine,
benliğin ve kişisel farkındalığın üzerinedir. Diğer yol ise tam zıttı olarak,
kişiyi yüce deneyimlerden alıkoyan yaöa biçimi, hareketler, konuşmalar ve
düşünceler üzerinedir.
Abhyasa, kişinin sadece yaşam tarzı, davranışları,
konuşmaları ve düşüncelerinde değil, ruhsal uygulamalarda da olumlu yoldan
uzaklaşıp olumsuz yöne gitmesini engeller.
Vairagya ise
kişiyi bağımlılıklardan ve aklı bulandıran şeylerden uzak tutar.
Ayırt etmek anahatrdır. Bağlanmamayı geliştirmek ve
pratik yapabilmek için, hangi davranışların, konuşmaların ve düşüncelerin seni
doğru yolda tutup hangilerinin seni yoldan çıkaracağını ayırt edebilmek
gerekir. Kişisel yolculukta kullanılabilecek incelikli bir araç ve pratiğin
temelini oluşturmada temel oluşturur bu ayırımı yapabilmek.
Abhyasa pratik demektir ancak çok geniş bir alanı
kapsar. Davranışlarda altenatifler arasından en akıllıca olanını seçmeyi de
kapsar. Aklın en huzurlu halini oluşturacak şekilde kararlar vermeyi de. Çünkü
anlamının kapsadığı geniş alanlaki her şey, kişisel farkındalığa daha derin ve
ustaca ulaşmaya yardımcı olur. Pratik olaraka abhyasa, sadhana kelimesiyle
karıştırılmamalıdır. Sadhana da pratik demektir ancak daha spesifik olan;
kişinin bedeniyle, nefesiyle ve aklıyla daha spesifik metodlar ve tekniklerle
dış dünya ve diğer insanlar üzerinde çalışmasını içerir. Örneğin yoganın sekiz
basamağı sadhanadır.
Abhyasa ile
çalışma: Abhyasa huzur halini oluşturan tüm pratikleri
içerir. Her seviyede, en dışsal en dünyevi olan davranışlardan, Abhyasa ile
çalışmak için en kolay yol, bütün olandan başlayıp sübtile doğru yol
almaktır.
Bunun için
sessiz bir şekilde oturun. Bir kağıdı iki sütuna ayırın ve kişisel
yaşamınızdan yansımaları yazın
Sütunun sağ tarafına
muhtemelen kişisel yolculuğunda yeri olmayan zararlı alışkanlıklarını yaz.
Sol tarafına ise muhtemelen yoga ile ilgili olan ve kişisel yolculuğunda
yararlı olan pratiklerini yazacaksın. Bu alıştırma, meditasyon için sağlam
bir temel oluşturacaktır. Sol sütuna yazdıklarınız doğrultusunda yaşamınızla
ilgili alacağınız kararlar ve enerjinizi bunlara yönlendirmeniz, sağ sütuna
yazdıklarınızın zamanla gözden kaybolmasını sağlayacaktır.
|
Pratiğini
ne zaman ki uzun süreli, kesintisiz, içten bir adama ile yapıyor hale gelirsin, işte o zaman köklenmiş, durgun ve sağlam
bir temel oluşturursun.
Yoga meditasyon halidir. Yoga meditasyonu yaşamının
en önemli prensiplerinden biri, pratiğe ara vermeden devam etmektir. Genelde
bir meditatör pratiğe başlar, birkaç hafta veya birkaç ay devam eder ve bir
süre sonra hayatla ilgili bir gaile yüzünden bir süre durur. Sonra yeni baştan
başlar. Yeniden başlamak her ne kadar iyi olsa da, hiç ara vermeden
yapabileceğin daha rahat bir pratik geliştirmek daha yararlıdır. Günde 2-3 saat
pratikle başlayıp yaşamsal faaliyetlerden dolayı ara vermek zorunda kalmak
yerine daha kısa süreli ama düzenli pratik yapmayı seçebilirsin. Olur da
yoruldum, sıkıldım vb bahanelerle pratiğine ara vermek istersen şunu düşün: her
gün yemek yiyor, uyuyorsun. Tuvaletini her gün yapıyorsun. Her gün başka
insanlarla dedikodu yapıyorsun ve olumsuz düşünceleri her gün aklından
geçiriyorsun. Eğer her gün bunları yapabiliyorsan, seni huzura ulaştıracak
pratiğini de her gün herhangi bir mazeret bulmadan yapabilirsin. Ve bunun sonu
yok. Ta ki bir gün, pratiğin sağlam temeller üzerine kurulu, zarif ve hayatının
bir parçası haline geldiğinde, yüzünde bir gülümseme belirecek ve anlayacaksın
ki hayatının en değerli şeyi olmuş.
Davranış
Geliştirme
Abhyasa
ve vairagya sende satkara’nın gelişmesine sebep olacak. Satkara; özveri,
samimiyet, saygı, olumlu tutum ve doğru davranış demektir. Her gün
yapabileceğin seviyede ve sürede bir pratiği alışkanlık edindiğinden satkara
çok daha kolay gelişecek. Böylece kalbinde bir defa parıldayan meditasyon
ışığı, zaman içerisinde hayatına ruhani boyutta yön veren bir rehber haline
gelecek.
Her şey dikkat ile başlar
Yoga
meditasyon biliminde dikkat kritik bir konudur. Kendini nezaketle sevme yolunda
dikkat en önemli formüldür. Keskin, net, gayretli dikkat ile uzun süreli ve
kesintisiz pratik mümkün olabilir.
Sevgi,
sevdiğin her şeyi bıraktığında geriye kalandır.
Bırakmak ve üstlenmemek
Bağlanmamayı
anlatmanın en kolay yolu; bırakma sürecidir. Bağımlılıklarımızı ve
nefretlerimizi bırakmayı kademeli olarak öğreniriz. Zihnin bağımlılıklarından
katman katman kurtuluruz. Ancak bağlanmamanın ilk koşulu, bağımlılıkları
bırakmak değil, ilk baştan üstlenmemektir.
Bağlanmama bastırma değildir
Bağlanmama,
isteklerin, arzuların veya duyguların bastırılması demek değildir. Uyanış,
bağımlılıkların farkına varmakla başlar.
Bağlanmama durmaktır
Bağlanmama
felsefesini duyup yanlış yorumlayarak ve kendini kandırarak “bağlanmıyorum”
demek kolaydır. Bu bağlanmamak demek değildir. Zihnin bağımlılıklarını gerçekçi
bir şekilde görmek ve içsel ve dışsal yoga meditasyonu ile sistematik olarak bu
göz boyamalardan kurtulmayı öğrenmektir.
Bağlanmama tarafsızlık (kayıtsızlık) değildir
Bağlanmama
bir şey yapma hali değildir. Bir şey yapmama hali de değildir. O şey her ne ise
artık aklını ilk etapta meşgul etmiyor, dikkatini çekmiyor demektir.
Sigara
içmeyi yıllar önce bırakmış iki insan düşünün. Birinci kişi hala sigaraya
bağlı, her sigara gördüğünde sigara içmeyi arzuluyor. Bu arzusu karşısında
direnmesi ve bu şekilde sigara içmemesi durumuna (detachment) kayıtsızlık
denir. İkinci kişi de eskiden sigara içiyordu ama artık sigara gördüğünde
herhangi bir tepki göstermiyor, arzusu tamamen ortadan kalkmış hem bilinç hem
de bilinçaltı seviyesinde. Bu duruma bağlanmama denir. Bağlanma hali bırakılmış
değildir, yoktur.
Bağlanmama katmanlar boyunca derinleşir
Patanjali’ye
göre bağlanmama varlığımızın daha derin katmanlarına indikçe kademeli olarak
artar.Bağlanmamaya öncelikle günlük yaşamdaki nesnelerle ve insanlarla yani
daha yüzeysel seviyede başlarız ancak pratiğimiz derinleştikçe psişik veya
süptil güçleri ve deneyimleri de içeren bir hal alır. Sonunda görürüz ki tüm
bunlar bireysel farkındalık yolculuğumuzda dikkatimizi dağıtmaktan başka bir
işe yaramaz ve bunları da bir kenara bırakırız.
Vairagya ila
çalışma: Vairagya veya bağlanmama, siyah ve beyaz kadar
veya olmak veya olmamak kadar net değildir. Genellikle aşama aşama gelişir.
Bağlanmamayı
daha iyi anlamak için bağımlılıklar ve iğrenilen şeyler ile ilgili kişisel
örnekleri keşfetmekte fayda var. Bir kağıt üzerine aşağıdaki sütunları çizin
ve sadece şu anda değil geçmişinizde de bırakmayı deneyimlediğiniz şeyleri
yazın.
|
Bağlanmamanın
3 seviyesi
Vairagya 3
seviyede gerçekleşen sistematik bir süreç olarak düşünülebilir.
1.
Gerçek dünya: Günlük yaşantımızda zihinsel
izlenimlerimiz bağımlılıkların veya iğrenmelerin çeşitli şekilleriyle ve
çeşitli derecelerde boyanır. Bu ilk seviye bu esaretlerden özgürleşmeyi ve daha
derin bir içsel huzuru deneyimlemeyi geliştirir.
2.
Her şey arasında: Gerçek dünya ile ruhani dünyanın
katmanları arasında bir çok nesne vardır. Zihin durdurulduğunda bu süptil
seviyeler keşfedilir ve bağımlı olmamak ile ayırt etmek arasında bağ kurulur.
Örnek olarak meditasyon yaparsın ama pranik enerjiye, beş elemente, duyulara bağımlı
olmazsın.
- Subtlest building blocks: Burada
guna’lar bulunur. Üst seviyede bağımlılıklardan kurtulma vardır yogi için.
Fiziksel
evren de katmanlardan oluşmuştur. Bunlar; partiküller (protonlar, elektronlar,
nötronlar), atomlar, moleküller, bileşimler ve nesnelerdir. Partiküller atomu,
atomlar molekülleri, moleküller bileşimleri, bileşimler nesneleri oluşturur.
Bağımlılıklarından ve iğrenmelerinden partikül seviyesinde serbest kaldığını
düşün. Bu seviyeye ulaştığında fiziksel dünyanın diğer tüm nesnelerinden de
serbest bırakabilirsin kendini.
SWAMİ
KRİSHNANANDA’DAN NOTLAR;
Duyarsızlığın (dispassion) 3 hali vardır
eskiler tarafından bize öğretilen.
Birincisi; Bir cenaze töreninde cesedin
yakılmasını izlerken bir iğrenme hissedersiniz. Ölen kişi yakılmış, külleri
savrulmuş, rüzgara karışmıştır. Artık yoktur. Nerede olduğu bir muammadır.
Geriye külleri kalmıştır. Ne acı diye düşünürsünüz, ne yazık, benim de kaderim
bir gün böyle olacak. Bu vairagyadır, smasana vairagyadır -ölü yakma yeri
vairagyası. Sonra eve dönersiniz ve evinizin sıcak atmosferi size
hissettiklerinizin yarısını unutturur, işler çok da kötü değil dostum der, her
şey geçti. Birkaç gün sonra düşünceler daha tatmin edici, rahatlatıcı ve
mutluluk vericidir. Vairagya artık gitmiş yerini tarafsızlığa, duyarsızlığa
bırakmıştır. Ruhani bir tarafı artık kalmamıştır. Bu yoga pratiğinizde size
yardımcı olmaz.
Diğeri abhava vairagya’dır. Bir şeye
sahip olamadığımız için ona karşı istek duymayız. Everest dağının tepesinde
örneğin, süt bulamayacağımız için canımız süt istemez, tamam süt içmeyeceğim
deriz. Bu derin bir vazgeçmedir aslında ama ulaşılamadığı durumda ortaya çıkar.
Ama ona sahip olduğumuzda doğal olarak onu isteriz. Dolayısıyla bunun da ruhani
bir tarafı yoktur. Bu yüzden sadece vairagya değil, abhava vairagya’dır.
Üçüncüsü prasava vairagya’dır. Bir kadın
hamileyken iğrenme hisseder, sancıların ızdırabı ona korkunç hissettirir.
Sancılar yüzünden hayat anlamsız görünür ve zihin hep üzüntü yaratır. Ama bu da
diğer vairagya’lar gibi geçicidir. Çünkü acı geçtiğinde, eskiden acı çekmiş
olduğunu anımsasa dahi artık rahatlık ve memnuniyet vardır.
Bunların hepsi de yoganın bizden
istediği vairagyadan farklıdır. Burada önemli olan objenin kendisi değildir,
objeye karşı geliştiriken tutumdur. Bir hırsızın veya bir cimri altına karşı
açgözlüdür. Ama bir çocuk için altın bir şey ifade etmez. Çünkü onun için altın
değeri taşımaz. Altın ise kendi başına altındır, ister bir çocuğun ister bir
cimrinin ister bir hırsızın elinde olsun. Aynı objedir, karekteri
değişmemiştir. Değeri aynıdır. Bir bebeğin altına gösterdiği tepki ile bir
hırsızın veya cimrinin tepkisi farklıdır.
Objelerin doğası zihin üzerinde bir etki
bırakır şüphesiz ancak her ne kadar ilgi çekici olsa da bu nesneler, yoga,
nesnelerin varolan durumlarıyla içsel uyum halinde olmayı gerektirir. Yoga,
dünyanın değişmesi dönüşmesi gerektiğini söylemez, bu gereksizdir. Gerekli olan
varolan düzene kendi uyumunu katmaktır. Dünya tanrı tarafından düzeltilmek
üzere yaratılmamıştır, tam da olması gerektiği gibi, bilgelikle yaratılmıştır.
Tanrının vazifesi de dünyayı düzeltmek değildir. Tanrının yarattığı şeyi
herhangi bir insanın veya insan grubunun düzeltebileceği düşünmek de
beyhudedir. Tanrının bilgeliğini kabul etmek demek, yarattığı her şeyin belirli
bir düzeni olduğunu ve bu düzenin doğru olduğunu kabul etmek demektir.
Yoga, kozmik düzene uyum sağlamak için
bireysel dönüşümü amaçlar. Kozmik düzen değişmez. Tanrının yarattığı şey
değişmez, insanların yarattığı şeylerin değişmesi gerekir.
“Yeterli” duyusu geliştirilmelidir.
Bir şeye sahip olmadığımız için değil, bir şeyi elde edemediğimiz için değil,
dışarıdan bir tehdit oluştuğu için değil, sadece o şeye ihtiyaç duymadığımız
için, yeteri kadar şeyimiz olduğu için.
Eski bir Vedanta
tekstinde şöyle geçer; Dünyaya hakim olan bir imparatorun herhangi bir arzusu
yoktur. Çünkü arzulayacak bir şey yoktur onun için, isteyebileceği her şeye
sahiptir. Dünya ayakları altındadır. Başka ne arzulayabilir ki? Zaten dünyaya hükmetmektedir. Peki ya bütün
dünya onun ise, bir bilgeye ne kalır? Bir bilgenin de herhangi bir arzusu
yoktur. Ama onun sebebi başkadır. Bilge de imparator da her şeye sahiptir.
Önemli olan sizin hangi açıdan baktığınızdır, bilge mi imparator mu?
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilgüzel paylaşım aslı hanım. izmir karuna yoga adresinde yayınlıyorum.
YanıtlaSil